İktisat ve Diğer Bilimler

Fâtih Mücahid CÜCÜ
2 min readJun 27, 2020

--

“-Ne okuyorsun?”
“-İktisat.”
“-Bitirince ne oluyorsun?”
“-Ekonomist filan”

İktisat okurken en çok muhatap olduğum/işittiğim diyalogtur herhalde bu diyalog. Halk nazarında iktisat bilinen bir kelimedir ama ne işe yaradığı pek bilinmez. Bu bilinmezlik sadece halkta değil iktisat okuyan öğrenciler için de geçerlidir. Bir çok arkadaşım bu bilinmezlikten dolayı iktisat değil ekonomi okuduğunu söyler. Eh haksız da sayılmazlar. Peki bu bilinmezliğin sebebi nedir? Lafı uzatmadan söyleyeyim: İktisad’ın bizatihi kendisi.

Yukarıda arkadaşlarım için “haksız sayılmazlar” dedim çünkü okulu bitirip de elimize iş ilanları için gazeteyi aldığımızda “iktisatçı aranıyor” diye bir ilanla karşılaşmayız. Analist, Ekonomist, Muhasebeci, Müşavir (serbest yahut tutsak) ilh. gibi ilanlara rastlarız ve bunlar arasında bize en yakını Ekonomisttir. Çünkü ekonomi, iktisad eğitiminin bir parçasıdır ve zannedilir ki tüm iktisad ekonomide toplanmıştır.

Ama benim gibi “Hayır, İktisad Bilimi sadece Ekonomi’den ibaret değildir.” diye düşünüyorsanız gazete ilanları benim gibi sizde de rahatsızlık uyandıracak, İktisad’la uğraşmaya, anlamaya -ve belki anlamamaya- başlayacaksınız.

İktisad nedir? Bilemeyeceğim ama yeri neresidir diye sorarsak; “sosyal bilimlerin doğa bilimlerine teğet geçtiği yerdir” diyebilirim. İktisadın bu konumu belirsizliğinin de ana kaynağını teşkil ediyor. Bu belirsizlik -her ne kadar beni yorsa da- bazı araştırmacıların dikkatini celb etmiş olacak ki yazdıkları ortak kitabın önsözünde şunları diyecekler:

“İktisadın saf, bir bilim olup olmadığı yönündeki tartışmalar halen devam ediyor olsa da, sosyal bilimler içindeki benzersiz bir konuma sahip olan iktisadın, bu konumunu doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında bir yerde durmasına, başka bir deyişle bir çeşit arafta olmasına borçlu olduğu ileri sürülebilir.”

İktisat ve Diğer Bilimler adını taşıyan bu kitap, iktisadın felsefeyle ilişkisini Spinoza üzerinden açıklmaya çalışıyor. Aynı zamanda Kuantum Teorisi gibi iktisada çok ama çok uzak bir alanın ve tabii teorisinin iktisadı nasıl etkileyebileceğine şahid olup, İktisadî Düşünce Tarihi dersinde neden Fizik Tarihinin de okutulmadığına hayıflanıyorsunuz. Tüm bunlara şaşırdığımız yetmezmiş gibi Antropoloji’yi İktisad’ta görüyorsunuz. Üzerine Sosyoloji ve Edebiyatı da ekleyip İktisad’ın ne kadar yersiz, arafta bir bilim olduğuna kâni oluyorsunuz.
Şahsen ben oldum.

Hülâsa İktisad, ekonomiye sığmayacak kadar çok yönlü bir bilim. Bu kitap da bunu bir kez daha söyleyen çok güzel bir çalışma. Emeği geçen, Metin SARFATİ, KAAN ÖĞÜT, Ercan EREN, Hale KIRER, Gülenay BAŞ DİNAR, Burak GÜRBÜZ, Çınla AKDERE, Özge METE, Deniz T. KILINÇOĞLU ve İletişim Yayınlarına teşekkürlerimi sunarım.

--

--